top of page

Deniz Uçkun / Artist

İstanbul doğumluyum ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık Ana Sanat Dalı’ndan derece ile mezun oldum. İçmimarlık mesleğinin yanı sıra resim çalışmalarıma hiç ara vermeden uzun yıllar devam ettim. Resimlerimde çağdaş kadının hayatına dair realist bir çizgi izlemekteyim. Bunun yanısıra mikro boyutta gerçek olan canlıların soyut algılandığı sürrealistik tarzda çalışmalar da yapmaktayım.

Çalışmalarıma halen İstanbul İçerenköy' deki atölyemde devam etmekteyim.

I was born in Istanbul and still live in this beautiful city. I graduated from Marmara University Faculty of Fine Arts Interior Architecture Art Major. Along with Interior Design,  I used to paint for many years without a break. In my paintings, I try to express the modern women’s life in a realist way. Also I study on abstract paintings regarding to perception of micro-sized organisms.

I keep painting in my atelier located in İçerenköy/İstanbul.

Tablolarımdaki Kadınlar / Women in my Paintings

Benim kadınlarım , geri kalmışlığın adaletsizliğin yaşandığı bir ülkede kendi muhkem sığınaklarında kendilerince güvenli uykulara dalarlar.  Tüm bu çarpıklıkların karşısında umursamaz görünürler. Iş hayatında var olmak, gece yolculukları, maddiyat beklemeksizin gerçek bir sevgiyi elde etmek modern kadın için zorlu bir yolculuktur.

Kadının ikincileştirildiği , şiddetin ve adaletsizliğin sıradanlaştığı bir toplumdan uzak zannetseler de kendilerini, aslında bir o kadar da içindedirler.

Sürreal Çalışmalarım / Surreal Works

Büyüklük ve küçüklük, oran ve orantı, estetik algısı.. Sürekli aklımızı meşgul eden , dikkatimizi çeken olgular...


Dünyamızın uzayda kapladığı alanın küçüklüğünü düşündüğümüzde kendimiz ve diğer canlıların boyutu, yaşama olan katkısı ve estetiğini karşılaştırmada vardığımız sonuç objektif midir?


Örneğin bir fil, hepimizin çok iyi bildiği terliksi hayvandan daha mı  büyük ve fonksiyoneldir, veya her canlı kendi boyutunda ve işlevinde eşitlenmiş olabilir mi?


Mikroskopla görebildiğimiz veya dünya üzerindeki varlıklarına ilk kez şahit olduğumuz organizmalar, herhangi bir görselde karşımıza çıktıklarında, yani resmedildiğinde veya fotoğraflandığında, varoldukları gibi ve somut olmalarına rağmen, çoğu zaman soyut hatta uzaydan gelen hayali canlılarmış gibi algılanırlar. Bizler diğer canlıları değerlendirmede genellikle kendi formal yapımızı, estetik ve işlevselliğimizi baz alırız.


"Mekik" ve "Infected Roots"  serisinde dikkat çekmek istediğim konu her canlının kendi içinde bir estetik değerinin var olduğu ve yaşama sunduğu katkıdaki eşitlik olgusudur diyebiliriz.

Magnitude, proportion and aesthetic sense... Engage both the mind and eye...

When we think about the space that our world occupying in the whole universe, is there an objective opinion when we compare humankind’s and other living beings’ aesthetics and the contribution to life?

For instance, is an elephant bigger and functional than a paramecium? Maybe every living being are balanced with their own size and functionality...

Generally, we characterise the creatures that we can see with a microscope or when first-time pictured as an alien or imaginary organism. Because we consider our formal structure, aesthetics and functionality as a base during evaluating the other living beings.

In my paintings "Mekik" and “Infected Roots” series, I want to draw attention to the fact that every living being have an aesthetics value and and equal contribution to life.  

bottom of page